Gelelim 2013 beklentilerimize;
2014 Yerel seçimleri meclis katılımı sağlanmış olsaydı 2013 sonunda yapılacaktı. Her ne kadar seçim yıllarında popülist bir ekonomi politikası uygulanmasa da kampanya harcamalarından dolayı 2013 son çeyreği ve 2014 bahar aylarında piyasalarda kısmı hareketlilik olacağı kesin.
Geriye dönüp de seçim süreçlerine baktığımızda, Ak partinin yüksek oy aldığı dönemler vatandaşın ekonomik açıdan yüzünün güldüğü dönemlere rastlıyor. Düşük oy aldığı dönemlerde de tam tersi bir durum hakim. Bu gerçekten yola çıkarak hükümet her ne kadar seçim ekonomisi uygulamasa da artik 2013 de 2012 deki gibi olumsuz etkenlerden uzak durması Ak Partinin seçim stratejisinin bir gereğidir.
Diğer bir etkende malumunuz 2012 de büyüme hedefi % 3’ler civarında. 2013 de ise %2 daha artarak %5 gibi hedeflenmektedir. %2 büyüme 2012 yılını göz önüne alır isek azımsanamayacak bir büyüme oranı olacaktır. Hatta bazı bakanların ifadesiyle 2013 de piyasalar açısından gaza basılmasa da frene basılmayacağı söyleniyor. Ayrıca, Ocak ayı itibariyle ödenecek emeklilerin maaş farklarının da piyasaları rahatlamak açısından olumlu bir etken olacağını düşünmekteyim.
Diğer bir önemli etken de faiz oranları. Son yılların en düşük seviyelerinde seyreden faiz oranları Ocak 2013 de Merkez Bankasının aşağı yönlü hareketinin olacağı şimdilerden bekleniyor.
Bütün bu etkenler ve bunların ortaya çıkarttığı olumlu hava ile 2013 bahar ayları itibariyle piyasalarda artik olumlu gelişmelerin olacağını düşünmekteyim. Zira esnafında sanayicinin de artık dayanabilme gücü sınırları zorlamakta, şartların daha kötüleşmesi Allah korusun toplumsal sıkıntılara yol açabilir.
Burada olumsuz bir detaydan bahsetmeden geçmeyeceğim. Geçmişteki yaşanan sıkıntılı süreçlerden dolayı, finansal açıdan krize giren işletmelerin olumsuz yansımaları önümüzdeki günlerde piyasaları korkutan tarafıdır. Umarım ki batan şirket haberlerinden çok büyüyen şirket haberlerini vererek, hep birlikte 2023 hedefine ulaşırız.
Komşularımızdaki sıkıntılı süreçlerinde 2013 de artık son bulmasının, ülkemiz ekonomisi açısından ciddi gelişmelere katkısının olacağı bir gerçektir. Irak ve Suriye’nin savaş sonrası yeniden yapılanmasında Türkiye, Ortadoğu da sadece lafta değil icraatta da yerini alarak büyüklüğünü göstermelidir. Türk şirketlerinin bu ülkelerde büyümesinin önü açılmalı, iç pazarlardaki daralma komşu ülkelerimizle rahatlatılmalıdır.
Umarım, ortaya çıkartmış olduğum tablo ile sizlerde önümüzdeki günler için daha olumlu düşünmeye başlarsınız. Savaşlar ve krizlerden uzak, mutluluk ve bol kazanç dolu günleri hep birlikte yaşamak ümidiyle...