İntegral Menkul Değerler’in Platin Sponsoru olduğu Türkiye Türev Konferansı’nın ikincisi, 13-14 Kasım 2012 tarihlerinde İstanbul’da gerçekleştirildi. Türev piyasalarının saygın uluslararası kuruluşları Future Industry Association (FIA) ve Institute for Financial Markets (IFM) tarafından düzenlenen etkinliğe, dünyanın önde gelen borsalarından isimlerin yanı sıra aracı kuruluşlar, kurumsal yatırımcılar, teknoloji şirketleri ve çözüm ortakları ile sektör profesyonelleri katıldı. Konferans boyunca, finans sektöründeki son eğilimler, uzman görüşleri, yeni piyasa ürünleri ve uygulamaları detaylı olarak tartışıldı.
“SPK düzenlemesi Forex piyasasını büyüttü”
Etkinliğin ikinci gününde düzenlenen “Türkiye Pazarına Bakış: Ne Yeni, Sırada Ne Var” başlıklı panelde konuşan İntegral Menkul Değerler Hazine Direktörü Niyazi Yılmaz, 2011 yılının Ağustos ayında gerçekleşen Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) düzenlemesinden önce sermaye piyasalarının bu segmentine güven olmadığına dikkat çekti. Bu döneme kadar Türk yatırımcıların finansal hareketleri yurtdışına taşımayı tercih ettiklerini kaydeden Yılmaz, şunları söyledi: “SPK düzenlemesi ile Forex piyasası hızlı bir büyüme gösterdi. Türk Sermaye Piyasası’nın perspektifi genişletildi ve yeni bir mali yapı oluşturuldu. Türkiye, düzenlemeden önce FX işlemlerinde kendi yatırımcısını bile elinde tutamazken, yurtdışından yatırımcıları çekmeye başladı. Sermaye piyasalarının bu segmentine güven geldi. Ayrıca Türkiye, bu sayede bölgedeki ülkelerle işbirliği anlaşmaları yapmaya başladı; bu piyasada Türk paritelerine olan talep arttı ve çeşitli türev ürünler yaygınlaşmaya başladı.”Türk finans piyasalarının farklı fon yapıları üzerine daha fazla odaklanması gerektiğini vurgulayan Yılmaz, “Forex piyasası Türkiye’de nispeten yeni olsa da, farklı müşteri segmentlerine odaklanmış fonları yapılandırmaya başlamak için asla erken değil. Şu an itibariyle Forex piyasası, çoğunlukla pazara tekil olarak yatırım yapan spekülatif perakende müşterilerini içeriyor. Bu piyasaya döviz fonlarının tanıtılması, hem pazarın hacmini artırmaya hem de müşterilere profesyonel olarak yönetilen bir yatırım şeklini sunmaya yardımcı olacaktır” diye konuştu.Diğer bir genişleme fırsatının da, şu anki altın borsası ürünlerinden farklı bir şekilde yapılandırılabilen altın anlaşmalarına dayalı Türk Lirası olacağına dikkat çeken Yılmaz, kurumsal kullanım için yapılandırılan altın ve değerli metal türevlerinin, hem perakende müşterileri hem de bankalar tarafından bir alternatif olarak sunulan şu anki korumalı fonları çekeceğini söyledi.
Bireysel yatırımcının eğitimsizliğinin etkileri
Türk yatırımcısının Forex piyasası hakkında yeterli bilgiye ve eğitime sahip olmadığını ve bu sorumluluğun sadece aracı kurumlara yüklenmemesi gerektiğini kaydeden Yılmaz, “Bu, perakende müşterilerinin piyasanın risk kontrol özelliklerinin arka planda kalmasına neden oluyor. Yatırımcı eğitiminin sadece aracı kurumlar tarafından gerçekleştirilmesi bu eğitimlerinin etkinliğinin azalmasına neden olurken, Aracı Kuruluşlar Birliği veya Sermaye Piyasaları Lisanslama Sicil ve Eğitim Kuruluşu gibi oluşumların piyasada aktif olarak eğitimlerde rol almaması da yatırımcının eğitilmesinde yetersizliklere yol açıyor. Kurumsal yatırımcıların piyasaya yaklaşımında da piyasanın pozitif özelliklerinin yeteri kadar ön plana çıkarılamaması, çalışmaya hazır bir piyasayı kısıtlıyor” dedi.Türkiye’nin şu anki durumuna bakıldığında yatırımcıların mali sektörle ilgili hiç bir şikayetlerinin olmadığını gördüklerini vurgulayan Yılmaz, “İşlemler devlet garantisi altında. Müşteriler, paraları Takasbank’ta olduğundan ve sadece SPK’dan lisans alan şirketlerin döviz işlemlerini yapabilmesinden dolayı kendilerini güvende hissediyorlar. Bütün firmalar, finansal ve teknolojik altyapı yeterlilikleri açısından düzenli olarak denetleniyor. Ayrıca, uluslararası döviz firmaları da, bu alanda faaliyet gösterebilmek için aracı kurum satın alarak Türk pazarına girdiler. Sonuçta ve en önemlisi, SPK düzenlemesi ile Türk sermaye piyasalarının çeşitliliği arttırıldı ve bu piyasanın oluşması ile birlikte istihdam sağlandı. Gelişen teknolojiler ve ürün yelpazesi yoluyla Türkiye, jeopolitik alanında finans merkezi olmaya doğru adımlar atıyor” ifadelerini kullandı.Etkinlikte bir konuşma yapan İntegral Menkul Değerler Analiz Departmanı’ndan Egemen Candır ise şu sıralar ABD ve Avrupa’da uygulamaya geçirilmekte olan regülasyonların Türkiye Forex piyasalarına etkilerine değindi. Türkiye’de sunulan enstrümanların sınırlılığından söz eden Candır, “Yurtdışında gördüğümüz ve başta uluslararası ticaret yapan firmalar ve yatırım bankalarının kullandığı risk kontrol enstrümanlarının Türkiye’de yerel karşılığının olmadığını görüyoruz. Ayrıca Türk bankaları ile firmalarının yurt dışı kaynaklı pahalı enstrümanlara yönelmesi ile Türkiye’den yurt dışına bir kısım fon akışı olduğunu söylemek de mümkün” diye konuştu.Türk piyasalarının ‘Borsa İstanbul’ çatısı altında merkezileştirilmesi ve yeni enstrümanların öne sürülmesini olumlu karşıladıklarını kaydeden Candır, “İstanbul’un önemli bir finans merkezi olabilmesi için her türden yatırımcıya yönelik ürünlerin öne sürülmesi ve aktif bir şekilde kullanılması gerekiyor. Atılan atımlar pozitif olsa da, süreklilik olması ve regülasyon reformlarının devamlılığının sağlanması da şart” ifadelerini kullandı.