“Ben bu meslek için doğmuşum” dediği cast direktörlüğü ve oyuncu koçluğu kariyerini sürdüren Berna İçöz, babasından aldığı “mirası” işine yatırmayı başarmış görünüyor.
Berna İçöz’le söyleşiye, “cast direktörlüğü işini bir şekilde herkes yapabilir” zannıyla başlamıştık aslında. “Böyle tiyatro altyapısı olan bir başka yapar” diye de bitirdik.
‘GÖZÜMÜ TİYATRODA AÇTIM’
FİLMSTUDİO: Bu sektöre ne zaman ve nasıl başladınız?
BERNA İÇÖZ: Tiyatro oyuncusu ve yönetmeni Yılmaz İçöz’ün kızıyım ben. Babam, Muhsin Ertuğrul’un öğrencisiydi. Tekirdağ’da tiyatromuz vardı. Tiyatromuz, “dünyanın en uzun süren amatör grubu” diye Guinness rekorlar kitabına bile girdi. Nerede ise doğduğumdan beri tiyatro yaptım. Hayatımda başka iş bilemedim, yapamadım. Babam 5 yıl önce vefat edince bir müddet ona ait olan ‘Namık Kemal Bölge Tiyatrosu’ nu devam ettirdim.
“İLK İŞİM “ALIN YAZISI” DİZİSİYDİ”
Şimdi daha iyi görüyorum ki, bildiğim her şeyi babamdan öğrenmişim. Onun asistanlığını yaptım. Tabi baba ya kendisi, bir şeyler aldığınızın farkında olmuyorsunuz. Babam vefat edince kolum kanadım kırıldı. Ne yapacağımı bilemedim. Sonra bir arkadaşım bana; ‘yıllardır bu işin içerisindesin niye ajans kurmuyorsun?’ dedi. İstanbul’a gelerek ajans kurdum. ‘Cast Direktörlüğü’, ‘Oyuncu Koçluğu’ ve ‘Menajerlik’ yapmaya başladım.
Bir gecede karar verip bu işe başladım. İlk Cast işim Show TV’de günlük yayınlanan ‘Alın Yazısı’ dizisi oldu. Sektöre yabancıydım. Biz amatör ruh ile profesyonel çalışmaya alışkınız, öyle gördük. Cast direktörlüğünü kendime yakın hissettiğim için devam ettim.
“BEN BU MESLEK İÇİN DOĞMUŞUM”
FİLMSTUDİO: Daha önce yapmadığınız bir işe başladınız. Zorlandınız mı?
BERNA İÇÖZ: İş anlamında zorlanmadım. Senaryo geliyor, okuyorum, karakterleri yerleştiriyorum. Zannediyorum ki bu kadar basit, bunu herkes çok rahatlıkla yapar. Babamdan çok şey öğrendiğimin, mayamın gerçekten çok sağlam olduğunun hiç farkında değilim. İşin içine girince herkesin yapamayacağını anladım.
Ben bu meslek için doğmuşum. Hayatımda ilk defa çok mutlu olduğum bir şeyi yapıyorum. İnsanlarla, hele ki oyuncularla uğraşmak çok zor ama ben seviyorum.
“ÇOK CİDDİ SAVAŞLAR VERDİM”
FİLMSTUDİO: Hiç de kolay olmayan bir sektördesiniz. Sıkıntılar yaşadınız mı?
BERNA İÇÖZ: Sektöre ilk girdiğimde çok mücadele etmek zorunda kaldım. Düşünsenize, yalnız bir kadınsınız. Kimseden destek görmeden, tek başıma mücadele ettim hep, çok ciddi savaşlar verdim. Eğer insanlar sektörde biraz başarılı olacağınıza inanıyor ise sizi rakip olarak görmeye başlıyorlar ve ayağınızı kaydırmak için her şeyi yapabiliyorlar. İftiralar da atıldı, çok ağır şeyler yaşadım. Çok rahattım, çünkü ben kendimi biliyordum.
Dedim ki; “bu benim işim, açta kalsam tokta kalsam başarılı olacağım”. İlk İki sene ciddi savaş verdim.
Elbette iyilik gördüğüm insanlar da oldu. Bana güvenerek işlerini teslim eden iki yapımcı var: Biri Macro-Micro’dan Yunus Yılmaz, diğeri de Joy Pr’dan Yasemin Nak. Ömrüm boyunca onlara minnettarım.
“TİYATRO, İŞİMİN HAZIRLIK AŞAMASI OLDU”
FİLMSTUDİO: Cast direktörü ne iş yapar?
BERNA İÇÖZ: Cast direktörü bir dizinin her şeyi ile ilgilenen kişidir. Bu durum, film ve reklam için de geçerlidir. Çalıştığım işlerde figürasyona kadar kendim seçiyorum. Çünkü dizinin bütünlüğü açısından böyle olmalı. Örneğin, dönem işi yaparken kaşları alınmış bir kadını oynatamazsınız.
Senaryoyu tiyatro teksti okur gibi kurşun kalemle notlar alarak okuyorum. Babamın taktiğidir bu. Okurken zaten kafamda karakterler beliriyor. Çok ilginç bir şekilde kafamda o karakter gibi okumaya başlıyorum. Çok doğru cast yaptığıma inanıyorum. Tiyatro geçmişimin getirdiği birikimi kullanıyorum. Tiyatro, şimdiki işimin hazırlık aşaması gibi oldu.
Benim için başarı çok önemli. İşte çok hırslıyım. Başarı, kendimle savaşım benim. İşin önce kendi içime sinmesi gerekiyor.
‘MENAJERLİK, BAKICILIKTIR’
FİLMSTUDİO: Menajerlikten de biraz bahseder misiniz?
BERNA İÇÖZ: Menajerlik bir anlamda da bakıcılıktır. Haddini aşmadan, özel hayatına kadar girip oyuncunun her şeyini dengelemektir. PR’dır, yemesidir, içmesidir, sporudur, sigortasıdır hepsiyle ilgilenmektir. Oyuncunun egosu çok fazladır. Egosuna göre davranmayı bilmek gerekiyor.
“TİYATRO KÖKENLİLER DAHA DİSİPLİNLİ”
FİLMSTUDİO: Eski tiyatro oyuncularını yakından tanıma fırsatınız olmuş. Onlarla şimdiki oyuncuları kıyaslar mısınız?
BERNA İÇÖZ: Tiyatro kökenliler daha disiplinli ama artık hepsi için bunu söyleyemiyorum. Ben eski oyuncuları çok seviyorum. Onların disiplini, saygısı hiç kimsede yok. Hepsinde olmasa da yenilerin çoğunda “ben oldum” havası var ve hiç ilerleme yok.
‘BABAM BENİM SIĞINAĞIMDI…’
FİLMSTUDİO: Biraz rahmetli babanızla olan ilişkinizden bahseder misiniz?
BERNA İÇÖZ: Ben babasına âşık bir kızım. Babam benim sığınağımdı, hep onun bana verdiği güç ile ayakta kaldım. Babamı kaybettiğimde oğlum vardı Allahtan yoksa acısına dayanamazdım.
Anılarım tamamıyla babamla ilgilidir. Kendisi eski bir tiyatrocu olduğu için neredeyse sektördeki herkes tanıyor. Geçenlerde Troy Yapım’a Korhan Yurtsever ile görüşmeye gittim. Korhan Bey, çok değerli bir yönetmen ve yapımcıdır. Vedalaşırken ayağa kalktı, “çok onurlu bir babanın kızısın, onu çok güzel temsil ediyorsun, gel bir öpeyim seni” dedi. O beni çok duygulandırdı.
CAST DİREKTÖRÜ GÖZÜYLE DİZİLER
“ARTIK DİZİLERİ İSİMLER GÖTÜRMÜYOR”
Bence artık dizileri isimler götürmüyor. Seyirci, başrolde oynayan kişilerin çok tanınmış olması ile ilgilenmiyor. İnsanlar hikâyeye ve o hikâyeye uygun doğru casta önem veriyor. Bir dizinin tutmasının en büyük sebebi bence, sadece inandırıcı, samimi ve bizden olması.
Reyting sistemini sevmiyorum. Sırf reyting sistemine bakarak dizinin başarısının değerlendirilmesini doğru bulmuyorum.
KÜÇÜK AĞA’da, her parçalanan ailenin yaşadığı şeyler var. İnsanlar kendilerinden bir şeyler buldukları dizileri daha çok seviyorlar.
KARADAYI, çok iyi bir dizi. İnsanlar dizi izlerken gülmekten çok ağlamayı seviyorlar.
YALAN DÜNYA, bizim sektörü anlattığı için ilk başta “biz sektörün içerisindeyiz, kendimizden çok şey bulabiliyoruz ama doğudaki insan ne bulacak?” diye düşünmüştüm. Gülse Birsel’in kalemi çok iyi, dizinin castı çok iyi, çok başarılılar. Komedi ince zeka ürünüdür. Bence Gülse Birsel’in en büyük başarısı karaktere göre yazması.
ÇALIKUŞU’ nun castı çok iyi. Burak Özçivit ile Fahriye Evcen çok iyi oturmuş, iyi bir ikili olmuş. Reytingleri de kötü değil. Gayet de iyi gidiyorlar.
MERHAMET ve VİCDAN’ı çok seviyordum. Bu iki dizinin bitmesine çok üzüldüm. Timuçin Esen ve Devrim Yakut’u çok severim. O nedenle özellikle Vicdan dizisinin bitmesine üzüldüm.
ARAMIZDA KALSIN, favori dizim. Cast da mükemmel, samimiyeti ve sıcaklığı da.
RECEP İVEDİK serisinin hiçbirini seyretmedim. Zaten her yer Recep İvedik.
DÜĞÜN DERNEK’i izledim. Devrim Yakut ve Ahmet Kural için gittim ve çok beğendim. Durum komedisi yapıyorlar, çok da başarılılar. Zor gülebilen bir insan olmama rağmen Düğün Dernek’e çok güldüm.
“YÜZ DİNLENDİRMEK ÇOK ÖNEMLİ”
FİLMSTUDİO: Oyuncuların yüz dinlendirmesi önemli bir şey mi?
BERNA İÇÖZ: O kadar önemli ki, ben bile karaktere inanmam. Bugün Ahmet olarak seyrettiğim oyuncuyu, iki gün sonra yeni bir dizide Mehmet olarak görünce inandırıcı olmuyor. Oyuncu çok yetenekliyse ve yeni rolünde tamamen farklı bir karaktere bürünebiliyorsa ona sözüm yok. Örneğin, Fatih Al, Muhteşem Yüzyıl’da uzun süre matrakçıyı oynadı. Şimdi Not Defteri’nde öğretmeni oynuyor. Ama o kadar güzel kalıp değişmiş, o kadar farklı yönde bir oyunculuğu var ki ben bile Fatih’i tanıyamadım. Bu tarz oyuncular çok az.
Uzun soluklu projelerde oynayan oyunculara yeni bir projeye başlamadan önce en az bir yıl yüzlerini dinlendirmelerini tavsiye ederim.
FİLMSTUDİO: Beğendiğiniz oyuncular kimler?
BERNA İÇÖZ: Benim beğendiğim oyuncuları genellikle kimse tanımaz.
Mesela Devlet Tiyatrosu oyuncusu Savaş Özdemir’e bayılıyorum, inanılmaz bir karakter oyuncusudur. Fatih Al ve Nejat İşler’i de çok severim.
“AMERİKA’DA BİZİM DİZİLER İZLENMEZ”
FİLMSTUDİO: Ortadoğu’ya ve Balkanlara dizi satabiliyoruz ama Amerika’ya satamıyoruz. Amerika’ya dizi satabilmek için ne yapmalıyız?
BERNA İÇÖZ: Onların yaptığı dizileri gördükten sonra, Amerika’da bizim dizilerimiz izlenmez diye düşünüyorum. Ortadoğu’ya satıyoruz, çünkü kendilerinden bir şeyler buluyorlar,geleneklerine daha uygun geliyor. Öncelikle dizilerimizin süresinin 40 dakikaya düşmesi gerekiyor. Böylece kalitenin artacağını düşünüyorum.
‘19 YAŞINDAN BERİ ANNEYİM VE ÇOK YORGUNUM’
FİLMSTUDİO: Biraz da annelikten bahsedelim. Kaç yaşında anne oldunuz?
BERNA İÇÖZ:18 yaşında evlendim, 19 yaşında anne oldum. 19 yaşından beri anneyim ve çok yorgunum. Baran adında bir oğlum var. Baran 1,5 yaşındayken eşimden ayrılınca oğluma hem anne hem baba oldum. Oğlum babasını 18 yaşında tanıdı. Şuana kadar da 2-3 kez görüştü.
“OĞLUMA GELECEĞİN NURİ BİLGE’Sİ DEDİLER”
FİLMSTUDİO: Çok genç yaşta anne olmak nasıl bir duygu?
BERNA İÇÖZ: İlk başta anlamadım. Evcilik oynuyor gibi hissediyordum. Çocuk ağlayınca annemin bakmasını bekliyorum, sanki onun çocuğu gibi. Ama sonra o duygu inanılmaz bir şey. Oğlumla beraber büyüdük. Oğlumu büyütürken annem, babam, özellikle de kız kardeşim çok destek oldu.
Baran şu an 25 yaşında. Sinema sektörünü tercih etti. Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nde sinema okudu. İki tane kısa film çekti, ödül aldı. Çok ciddi birikimi ve gözü vardır sinemada. Yönetmen arkadaşlarım Baran için geleceğin Nuri Bilge Ceylan’ı dediler. Ama o benimle birlikte sektörün bu tarafını da yaşayınca karşılaştırmalı edebiyatı tercih ederek Bilgi Üniversitesi’nde öğrenim görmeye başladı. Onu tercih nedeni de Murat Belge’ydi.
“HARİKA UYGUR BENİM İDOLÜMDÜR”
FİLMSTUDİO: Bu sektöre girmek isteyen gençlere ne tavsiye edersiniz?